Giriş yap
En son konular
En iyi yollayıcılar
sefakan | ||||
yusufocak | ||||
TurkMasteR | ||||
reis46 | ||||
hakkı kaya | ||||
Osman Aydın | ||||
elhamra2 | ||||
tayfurum_20 | ||||
naci9690 |
Kimler hatta?
Toplam 2 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 2 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 166 kişi Çarş. Ağus. 02, 2017 5:14 pm tarihinde online oldu.
Istatistikler
Toplam 33 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: rosedrop
Kullanıcılarımız toplam 357 mesaj attılar bunda 336 konu
TARİHTA BUGÜN
Gazete Oku
KitapYurdu.com
İlimcilik
:: 9 IŞIK DOKTRİNİ :: İlimcilik
1 sayfadaki 1 sayfası
İlimcilik
İlimcilik
Bugün dünya üzerinde ilimdeki büyük gelişmeler insanlığa
uçsuz bucaksız gelişme ve mutluluk ufukları açmıştır. Bir memleketin refahlı
olması, güçtü olması her şeyden önce o memlekette yaşayan insanların ilimde,
teknikte ileri bir seviyeye ulaşmış olmaları ile mümkündür. Bir milletin askerî
gücü de ilim ve teknik gücüne, medeni seviyesine bağlıdır. İlimde, teknikte geri
kalmış bir ülkenin insanları ne kadar kahraman yaratılıştı olurlarsa olsunlar,
onların millî savunma yönünden, askerlik yönünden güçlü olmaları mümkün
değildir. Bu sebeplerden Türkiye'yi kalkındırmayı düşünürken Türk milletinin
hızla bir an önce refaha kavuşmasını, mutluluğa kavuşmasını ve güçlü bir varlığa
sahip olmasını sağlamak için ilim ve teknikte büyük bir ilerleme kaydetmek
mecburiyetindeyiz.
Bunun için Türkiye'nin ilimde, teknikte süratle en
yüksek seviyeye çıkmasını, hızla modern sanayi kurmasını, tarımını
modernleştirmesini sağlamak için dünya çapında yüksek kaliteli, liyakatti ilim
adamları ve teknisyenler yetiştirmek zorunluluğu vardır. Bu vasıfta insan gücü
yetiştirmedikçe Türkiye'nin ilimde, teknikte süratte ilerlemesi ve modern
sanayiye sahip olması, tarımını modernleştirmesi mümkün olamaz. Bunun için
Türkiye her şeyden önce öğrenimde bulunan gençler içinden en kabiliyetlilerini
seçerek bunlara geniş öğrenim imkânları sağlamalı ve süratle dünya çapında her
konuda yüksek seviyeli ilim adamları ve teknisyenler kadrosunu kurmalıdır. İster
matematikte, ister fizikte, ister kimyada, ister tarım bilgilerinde, ister
sosyal bilimlerde olsun dünya çapında ve en yetenekli ilim adamları yetiştirmek
ve Türkiye'yi kalkındırmaya yetecek bir ilim adamları kadrosunu teşkil etmek
Türkiye için başlıca önemli meseleyi teşkil etmektedir. Bugüne kadar Türkiye'yi
idare eden iktidarlar bu konuyu karıştırmışlardır. Türkiye için her kasabada
ortaokul, liseler açmak, her yerde okulları çoğaltmak başlı başına Türkiye'nin
meselelerini çözmeye yetmez. Öncelikler tespit etmek zorunluluğu vardır.
Öncelikleri düşündüğümüz zaman da, Türkiye'nin kalkınmasını sağlamada birinci
öncelik yüksek seviyeli, liyakatli ve üstün kaliteli ilim adamları, teknisyenler
kadrosunu kurmaya önem vermek gerekmektedir. Birinci öncelik buradadır. Böyle
bir kadro kurulduktan sonra bu kadronun varlığı sayesinde Türkiye'nin süratle
modern sanayiye sahip olması ve tarımını modernleştirmesi mümkün olacaktır. Ve
bu üstün, seçkin ilim adamları kadrosu sayesinde Türkiye ilim ve teknik yönünden
büyük bir güç elde etmiş olacaktır. Buna işaret etmeyi çok gerekli
saymaktayım.
Bunun yanı sıra millî eğitimin ele alınması ve millî
eğitimin Türkiye'nin ilimde, teknikte süratle dünyanın en ileri gitmiş ülkesi
haline gelmesini sağlayacak bir plânlama yapmak ve buna göre bir millî eğitim
faaliyeti göstermek gerekmektedir. Millî eğitimin başlıca dört gayesi olduğu
ortaya konulmalıdır. Bu gayeleri sırayla şöyle ifade edebiliriz: Birincisi, Türk
insanını yaşı ne olursa olsun Türk milletinin tarihinden şuur almış olan, Türk
geleneklerinden şuur almış olan, Türk milletinin milliyetçilik duygularıyla ve
manevî değerleriyle beslenmiş olan insanlar olarak yetiştirmek teşkil etmelidir.
Millî eğitimin birinci gayesi bu olmalıdır. Türk insanını Türk milletinin örnek
bir kişisi, Türk milletinin bütün vasıflarını üzerinde taşıyan müşterek
vasıfları benimsemiş insan olarak yetiştirmek olmalıdır. Kendi tarihinden
habersiz, geleneklerinden habersiz, örfünden habersiz, manevî değerlerinden
habersiz çıplak bir varlık olarak insanlarımızın yetişmesi, yurdumuzun büyük
zaafını teşkil etmektedir. İkinci gaye: Millî eğitim Türk milletinin sosyal ve
ekonomik ihtiyaçlarına göre hedeflerini tayin etmeli ve Türk insanı ona göre
yetiştirmelidir. Türk milletinin sosyal ve ekonomik ihtiyaçları önce tespit
edilmelidir. Yani Türkiye'nin modern sanayi kurması, Türkiye'nin modern tarım
kurması, Türk toplumunun kalkınması için ne kadar doktora ihtiyacı vardır, ne
kadar kimyagere ihtiyacı vardır, ne kadar mühendise ve yüksek mühendise ihtiyacı
vardır, ne kadar makine mühendisine ihtiyacı vardır, ne kadar öğretmene ihtiyacı
vardır, ne kadar tornacıya, tesviyeciye ihtiyacı vardır; bunlar gayet dikkatli
olarak, ilmî bir şekilde tespit edilmeli ve Türk toplumunun bu sosyal ve
ekonomik ihtiyaçlarına göre Millî eğitimin hedefleri tespit edilerek ona göre
okullar açılmalı, ona göre teşkilâtlanma yapılmalı ve bu okullara ona göre
öğrenciler alınarak bu hedeflere göre Türk insanı eğitilerek
yetiştirilmelidir.
Millî eğitimin üçüncü gayesi: Türk insanını topluma yük
olmadan yaşayacak, üretici olarak yetişecek ve topluma katkıda bulunacak şekilde
yetiştirmesi esas olmalıdır. Okullardan birtakım gereksiz bilgi yüküyle
yüklenmiş ve gözünü devlet kapısına dikmiş, devlet kapısında memuriyet peşine
düşmüş insanlar yetiştirmek özellikle bundan sonra, memleketimiz için çok
zararlı ve tehlikelidir. Türk insanını üretici olacak şekilde yetiştirmek, Türk
toplumuna katkıda, bulunacak şekilde yetiştirmek, hem bu şekilde bilgili
yetiştirmek, kabiliyetli yetiştirmek hem de bu ruhta, bu anlayışta; bu
zihniyette yetiştirmek büyük önem taşımaktadır.
Dördüncü gaye: Bugün dünya üzerinde tekniğin, teknik
bilginin önemi hayatî derecede artmıştır. Bunun için Türk çocuklarını teknik
eğitime yönelik yetiştirmek gerekmektedir. Türk çocuklarını, Türkiye'nin
ihtiyacı olan kalkınmayı sağlayacak bir eğitim göstererek yetiştirmek yoluna
gidilmelidir. İlim ve teknik milletlerin sayısı ne olursa olsun, durumu ne
olursa olsun diğer milletler arasında durumunu sağlamlaştırmakta ve etkin hâle
getirmektedir. Bunun için bu konu Türk milleti için de hayatî değer
taşımaktadır.
Karşılaşılan her olayı, önümüze getirilen her meseleyi
gördüğümüz her işi ön yargılardan ayrılarak, art düşüncelerden sıyrılarak
gerçekçi bir gözle göstermek ve ilim zihniyetiyle bunu muhakeme etmek
değerlendirmek başlıca usul olmalıdır.
Her çeşit peşin hükmü kafalardan bir kenara bırakacağız.
Her olayı incelerken ilim metodunu takip edeceğiz. Bu da nedir? Müşahede,
inceleme, araştırma, analiz, tecrübe ve müspet sonucu bulmak. Demek ki, bütün
memleket meseleleri ile ilgili olayları, tutumları düşünürken en doğru neticeye
varabilmek için uygulayacağımız ilke ilim metodu, ilim mantalitesi olacaktır ve
bütün faaliyetlerimizde bize yol gösterici olarak ilmi önder kabul edeceğiz.
Bunu da görüşümüze esas olarak almakta çok fayda gördük. Çünkü çoğu zaman birçok
kimseler ilk hamlede ortaya ön yargılarla, art düşüncelerle çıkıyor ve daha ilk
anda muhakeme yürütüp, doğru sonuca varma yolların tıkamış oluyor. Bunun için
ilimciyiz. İlimcilikten de kastettiğimiz şey, yukarıda da belirttiğimiz gibi
olayları incelerken, ilim mantalitesini, ilim metodunu kullanmak ve her işimizde
ilmi kendimize önder kabul etmektir. Yalnız ve sadece ilmi, müspet ilmi önder
kabul edeceğiz.
Bugün dünya üzerinde ilimdeki büyük gelişmeler insanlığa
uçsuz bucaksız gelişme ve mutluluk ufukları açmıştır. Bir memleketin refahlı
olması, güçtü olması her şeyden önce o memlekette yaşayan insanların ilimde,
teknikte ileri bir seviyeye ulaşmış olmaları ile mümkündür. Bir milletin askerî
gücü de ilim ve teknik gücüne, medeni seviyesine bağlıdır. İlimde, teknikte geri
kalmış bir ülkenin insanları ne kadar kahraman yaratılıştı olurlarsa olsunlar,
onların millî savunma yönünden, askerlik yönünden güçlü olmaları mümkün
değildir. Bu sebeplerden Türkiye'yi kalkındırmayı düşünürken Türk milletinin
hızla bir an önce refaha kavuşmasını, mutluluğa kavuşmasını ve güçlü bir varlığa
sahip olmasını sağlamak için ilim ve teknikte büyük bir ilerleme kaydetmek
mecburiyetindeyiz.
Bunun için Türkiye'nin ilimde, teknikte süratle en
yüksek seviyeye çıkmasını, hızla modern sanayi kurmasını, tarımını
modernleştirmesini sağlamak için dünya çapında yüksek kaliteli, liyakatti ilim
adamları ve teknisyenler yetiştirmek zorunluluğu vardır. Bu vasıfta insan gücü
yetiştirmedikçe Türkiye'nin ilimde, teknikte süratte ilerlemesi ve modern
sanayiye sahip olması, tarımını modernleştirmesi mümkün olamaz. Bunun için
Türkiye her şeyden önce öğrenimde bulunan gençler içinden en kabiliyetlilerini
seçerek bunlara geniş öğrenim imkânları sağlamalı ve süratle dünya çapında her
konuda yüksek seviyeli ilim adamları ve teknisyenler kadrosunu kurmalıdır. İster
matematikte, ister fizikte, ister kimyada, ister tarım bilgilerinde, ister
sosyal bilimlerde olsun dünya çapında ve en yetenekli ilim adamları yetiştirmek
ve Türkiye'yi kalkındırmaya yetecek bir ilim adamları kadrosunu teşkil etmek
Türkiye için başlıca önemli meseleyi teşkil etmektedir. Bugüne kadar Türkiye'yi
idare eden iktidarlar bu konuyu karıştırmışlardır. Türkiye için her kasabada
ortaokul, liseler açmak, her yerde okulları çoğaltmak başlı başına Türkiye'nin
meselelerini çözmeye yetmez. Öncelikler tespit etmek zorunluluğu vardır.
Öncelikleri düşündüğümüz zaman da, Türkiye'nin kalkınmasını sağlamada birinci
öncelik yüksek seviyeli, liyakatli ve üstün kaliteli ilim adamları, teknisyenler
kadrosunu kurmaya önem vermek gerekmektedir. Birinci öncelik buradadır. Böyle
bir kadro kurulduktan sonra bu kadronun varlığı sayesinde Türkiye'nin süratle
modern sanayiye sahip olması ve tarımını modernleştirmesi mümkün olacaktır. Ve
bu üstün, seçkin ilim adamları kadrosu sayesinde Türkiye ilim ve teknik yönünden
büyük bir güç elde etmiş olacaktır. Buna işaret etmeyi çok gerekli
saymaktayım.
Bunun yanı sıra millî eğitimin ele alınması ve millî
eğitimin Türkiye'nin ilimde, teknikte süratle dünyanın en ileri gitmiş ülkesi
haline gelmesini sağlayacak bir plânlama yapmak ve buna göre bir millî eğitim
faaliyeti göstermek gerekmektedir. Millî eğitimin başlıca dört gayesi olduğu
ortaya konulmalıdır. Bu gayeleri sırayla şöyle ifade edebiliriz: Birincisi, Türk
insanını yaşı ne olursa olsun Türk milletinin tarihinden şuur almış olan, Türk
geleneklerinden şuur almış olan, Türk milletinin milliyetçilik duygularıyla ve
manevî değerleriyle beslenmiş olan insanlar olarak yetiştirmek teşkil etmelidir.
Millî eğitimin birinci gayesi bu olmalıdır. Türk insanını Türk milletinin örnek
bir kişisi, Türk milletinin bütün vasıflarını üzerinde taşıyan müşterek
vasıfları benimsemiş insan olarak yetiştirmek olmalıdır. Kendi tarihinden
habersiz, geleneklerinden habersiz, örfünden habersiz, manevî değerlerinden
habersiz çıplak bir varlık olarak insanlarımızın yetişmesi, yurdumuzun büyük
zaafını teşkil etmektedir. İkinci gaye: Millî eğitim Türk milletinin sosyal ve
ekonomik ihtiyaçlarına göre hedeflerini tayin etmeli ve Türk insanı ona göre
yetiştirmelidir. Türk milletinin sosyal ve ekonomik ihtiyaçları önce tespit
edilmelidir. Yani Türkiye'nin modern sanayi kurması, Türkiye'nin modern tarım
kurması, Türk toplumunun kalkınması için ne kadar doktora ihtiyacı vardır, ne
kadar kimyagere ihtiyacı vardır, ne kadar mühendise ve yüksek mühendise ihtiyacı
vardır, ne kadar makine mühendisine ihtiyacı vardır, ne kadar öğretmene ihtiyacı
vardır, ne kadar tornacıya, tesviyeciye ihtiyacı vardır; bunlar gayet dikkatli
olarak, ilmî bir şekilde tespit edilmeli ve Türk toplumunun bu sosyal ve
ekonomik ihtiyaçlarına göre Millî eğitimin hedefleri tespit edilerek ona göre
okullar açılmalı, ona göre teşkilâtlanma yapılmalı ve bu okullara ona göre
öğrenciler alınarak bu hedeflere göre Türk insanı eğitilerek
yetiştirilmelidir.
Millî eğitimin üçüncü gayesi: Türk insanını topluma yük
olmadan yaşayacak, üretici olarak yetişecek ve topluma katkıda bulunacak şekilde
yetiştirmesi esas olmalıdır. Okullardan birtakım gereksiz bilgi yüküyle
yüklenmiş ve gözünü devlet kapısına dikmiş, devlet kapısında memuriyet peşine
düşmüş insanlar yetiştirmek özellikle bundan sonra, memleketimiz için çok
zararlı ve tehlikelidir. Türk insanını üretici olacak şekilde yetiştirmek, Türk
toplumuna katkıda, bulunacak şekilde yetiştirmek, hem bu şekilde bilgili
yetiştirmek, kabiliyetli yetiştirmek hem de bu ruhta, bu anlayışta; bu
zihniyette yetiştirmek büyük önem taşımaktadır.
Dördüncü gaye: Bugün dünya üzerinde tekniğin, teknik
bilginin önemi hayatî derecede artmıştır. Bunun için Türk çocuklarını teknik
eğitime yönelik yetiştirmek gerekmektedir. Türk çocuklarını, Türkiye'nin
ihtiyacı olan kalkınmayı sağlayacak bir eğitim göstererek yetiştirmek yoluna
gidilmelidir. İlim ve teknik milletlerin sayısı ne olursa olsun, durumu ne
olursa olsun diğer milletler arasında durumunu sağlamlaştırmakta ve etkin hâle
getirmektedir. Bunun için bu konu Türk milleti için de hayatî değer
taşımaktadır.
Karşılaşılan her olayı, önümüze getirilen her meseleyi
gördüğümüz her işi ön yargılardan ayrılarak, art düşüncelerden sıyrılarak
gerçekçi bir gözle göstermek ve ilim zihniyetiyle bunu muhakeme etmek
değerlendirmek başlıca usul olmalıdır.
Her çeşit peşin hükmü kafalardan bir kenara bırakacağız.
Her olayı incelerken ilim metodunu takip edeceğiz. Bu da nedir? Müşahede,
inceleme, araştırma, analiz, tecrübe ve müspet sonucu bulmak. Demek ki, bütün
memleket meseleleri ile ilgili olayları, tutumları düşünürken en doğru neticeye
varabilmek için uygulayacağımız ilke ilim metodu, ilim mantalitesi olacaktır ve
bütün faaliyetlerimizde bize yol gösterici olarak ilmi önder kabul edeceğiz.
Bunu da görüşümüze esas olarak almakta çok fayda gördük. Çünkü çoğu zaman birçok
kimseler ilk hamlede ortaya ön yargılarla, art düşüncelerle çıkıyor ve daha ilk
anda muhakeme yürütüp, doğru sonuca varma yolların tıkamış oluyor. Bunun için
ilimciyiz. İlimcilikten de kastettiğimiz şey, yukarıda da belirttiğimiz gibi
olayları incelerken, ilim mantalitesini, ilim metodunu kullanmak ve her işimizde
ilmi kendimize önder kabul etmektir. Yalnız ve sadece ilmi, müspet ilmi önder
kabul edeceğiz.
:: 9 IŞIK DOKTRİNİ :: İlimcilik
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Cuma Ocak 04, 2013 10:45 pm tarafından naci9690
» Ahmet Şafak FuLL ALbümLeri
Salı Ara. 04, 2012 4:10 pm tarafından tayfurum_20
» BOZKURT İŞARETİNİN MUHTEVASI
Paz Ara. 28, 2008 8:13 pm tarafından elhamra2
» Bahçeli'den Gül'e gaflet uyarısı
Ptsi Eyl. 01, 2008 4:12 pm tarafından sefakan
» Ali Kınık - FuLL aLbümLeri
Ptsi Eyl. 01, 2008 11:03 am tarafından sefakan
» Ramazan'da nelere dikkat etmeliyiz?
Ptsi Eyl. 01, 2008 10:25 am tarafından sefakan
» Oruç ve Ramazan'ın manası
Ptsi Eyl. 01, 2008 10:23 am tarafından sefakan
» Haydi çocuklar teravih namazına!
Ptsi Eyl. 01, 2008 10:03 am tarafından sefakan
» İslam dünyasında Ramazan sevinci
Ptsi Eyl. 01, 2008 10:02 am tarafından sefakan
» Ramazan öncesi gelen hidayet
Ptsi Eyl. 01, 2008 9:58 am tarafından sefakan