Giriş yap
En son konular
En iyi yollayıcılar
sefakan | ||||
yusufocak | ||||
TurkMasteR | ||||
reis46 | ||||
hakkı kaya | ||||
Osman Aydın | ||||
elhamra2 | ||||
tayfurum_20 | ||||
naci9690 |
Kimler hatta?
Toplam 6 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 6 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 166 kişi Çarş. Ağus. 02, 2017 5:14 pm tarihinde online oldu.
Istatistikler
Toplam 33 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: rosedrop
Kullanıcılarımız toplam 357 mesaj attılar bunda 336 konu
TARİHTA BUGÜN
Gazete Oku
KitapYurdu.com
Gelişmecilik ve Halkçılık
1 sayfadaki 1 sayfası
Gelişmecilik ve Halkçılık
Gelişmecilik ve
Halkçılık
Millî doktrin Dokuz Işık'ın sekizinci ilkesi
“gelişmeciliktir”. Gelişmecilik şu demektir: Daima daha iyiyi, daha gelişmiş bir
durumu elde etmek için araştırma, yapmak; daha iyiye, daha mükemmele varmak
arzusu taşımak ve bunun için çareler aramaktır. Gelişmecilikte içinde bulunulan
durum düzeltilerek, o durum basamak yapılarak bir merdivenden yukarı doğru
yükselir gibi bulunduğumuz basamağın önüne daha yüksek basamaklar kurarak, bu
basamaklara basarak daha iyiye yükselmek, daha güzele yükselmek, daha olgunu
bulmak, elde etmek demektir. Gelişmecilikte içinde bulunulan durumu yıkmak,
devirmek söz konusu değildir. İçinde bulunulan durumu düzeltmek, yeniden
düzenlemek, geliştirmek bahis konusudur. Yani devrimcilik, gelişmeciliğin zıddı
bir düşüncedir; görüştür. Gelişmecilikle, devrimciliği milletimizin kalkınması
için bir yol olarak görmediğimizi, benimsemediğimizi anlatmak istemekteyiz.
Neden devrimciliği bir yol olarak kabul etmiyoruz?
Çünkü devrimcilik geçmişe ait her şeyi yıkmak, geçmişe
ait her çeşit değerlerimizden vazgeçmek ve bizimle, tarihimizle ilgisi olmayan,
nereye varılacağı kestirilemeyen bir başka durum meydana getirmek anlamını
taşımaktadır. Milletler de ulu ağaçlar gibidir. Ulu bir pınarın toprağın
üzerinde gövdesi ne kadar yükselmişse, toprağın altında da o kadar derinliğe
inmiş, geniş kökleri vardır. Ulu bir ağacın köklerini kesecek olursak o ağacı
yaşatmak, toprağın üstünde dik olarak tutmak mümkün olmaz. Bunun için milletin
kökleri de kendi millî tarihidir, kendi binlerce yıllık yaşayışı içinde meydana
getirdiği kültür hazineleri, manevî değerleridir. Millî gelenekleridir. Onun
için bunlarla, bağlantıyı kesmek, her şeyi yıkmak, devirmek bizim kabul
etmediğimiz bir görüştür, bir yoldur. Bunun için devrimcilik değil, evrimciliğe
dayanan gelişmecilik ilkesini benimsemiş bulunmaktayız. Gelişmecilik ilkesiyle
düşündüğümüz anlam şudur: İnsanlar yaratıldıkları günden beri daima içinde
bulundukları durumla yetinmemişler daha iyi yaşamak, daha güzel bir durum elde
etmek, daha olgun sonuçlara varmak için çırpınmışlardır. Bunun için biz bu duygu
ve bu zihniyeti bir ilke olarak doktrinimize koymuş bulunmaktayız. İnsanlar
tabiat kuvvetlerinin tutsaklığından kurtulmak, tabiat kuvvetlerinin kendileri
için yararlı olacak şekilde kullanılmasını sağlamak ihtiyacını, düşüncesini
yeryüzünde, yaratıldıkları ilk günden beri düşünmüşler, bunu sağlamaya
çalışmışlar, bunun için çare aramışlardır. İşte bu da, gelişmeciliğin bir diğer
önemli faktörüdür. Yani tabiat olaylarının, tabiat güçlerinin insanlara, insan
toplumlarına zarar vermesini önlemek, buna karşılık tabiat güçlerinden tabiat
olaylarından insanların, insan toplumlarının mümkün olduğu kadar büyük ölçüde
yararlanmasını sağlamak gelişmecilik ruhunun, gelişmecilik düşüncesinin güç
aldığı önemli bir kaynaktır.
Bu sayededir ki yeryüzünde insan medeniyetleri meydana
gelmiştir ve bu medeniyetler gelişmiştir. Bugün, yirminci yüzyılın son
çeyreğinde insanlık, övündüğümüz büyük medenî hamleleri sağlamak imkânını
bulmuştur. İşte bütün gençlerimize, bütün memleketimizin insanlarına, gerek
kendi şahsî yaşayışlarında ve şahsî işlerinde, mesleklerinde daima daha iyiye
varmak, daha mükemmele ulaşmak, daha güzeli elde etmek aynı zamanda milletimiz
için, vatanımız için, devletimiz için daha yükseğe çıkmak, daha kalkınmış, daha
ileri bir duruma gelmek isteğiyle, ihtirasıyla yol aramak, çare aramak, çalışmak
gerektiğini ortaya koymak istemekteyiz. Bunun içindir ki, gelişmecilik ilkesini
millî doktrinin içine koymuş bulunmaktayız. Bu duygu, bu ihtiras çok olumlu bir
duygudur; olumlu bir ihtirastır. İnsan enerjisinin, gençlik enerjisinin kanalize
edilmesini gerektiren en meşru, en yararlı bir ihtirastır. İçinde bulunduğumuz
durum ve şartları düzeltmek, daha iyi yapmak, daha ileriye götürmek, daha olgun
hâle getirmek, daima bunu düşünmek, bunun yollarını araştırmak, bunun için
çalışmak, bunun için çırpınmak insanlığı yükselten en kutlu duygu ve düşünceyi
teşkil etmektedir. Böyle bir düşünce, böyle bir istek ve görüşten yoksun olan
kişiler ve toplumlar sürünmeye mahkûm varlıklardan başka bir şey kabul
edilemezler.
Bunun için, bütün Türk milleti daima daha iyiyi
arayacağız. Daha olguna varmak için tedbirler düşüneceğiz, çalışmalar yapacağız,
gece demeden, gündüz demeden her şeyin en güzelini, en iyisini, en olgununu elde
etmek için uğraşacağız. Bunu hem kendi yaşayışımızda, kendi mesleğimizde,
işimizde sağlamak için çırpmacağız. Hem de milletimizin vatanımızın,
devletimizin hızla, bir an önce en yüksek seviyeye çıkarılması, en ileri bir
duruma gelmesi için uğraşacağız.
Eğer insanlar elde ettikleriyle yetinseler ve "Bu bize
yetiyor" deselerdi medeniyetler olduğu gibi kalır, gelişemezdi. Hâlbuki
görüyoruz, bundan 40 yıl önceki durum bugün yoktur.
Bundan 5 yıl önceki durum da yoktur. Bundan 5 yıl sonra
da daima bugünkü durumdan daha ileri gidilmiş, daha birçok yeni şeyler bulunmuş
olacak. Çünkü insanlar daima daha iyiyi araştırıyorlar, daha mükemmeli
istiyorlar. O hâlde kalkınmamızın ve yaşamamızın dayanacağı temel ilkelerden
birisi de daima elde ettiğimizle yetinmemek, daha iyiyi, daha güzeli, daha
mükemmeli araştırmak duygusu olacaktır. İşte gelişmeciliğimizin dayandığı ilke
budur.
Halkçılık
Millî doktrin Dokuz Işık'ın sekizinci ilkesi
“gelişmeciliktir”. Gelişmecilik şu demektir: Daima daha iyiyi, daha gelişmiş bir
durumu elde etmek için araştırma, yapmak; daha iyiye, daha mükemmele varmak
arzusu taşımak ve bunun için çareler aramaktır. Gelişmecilikte içinde bulunulan
durum düzeltilerek, o durum basamak yapılarak bir merdivenden yukarı doğru
yükselir gibi bulunduğumuz basamağın önüne daha yüksek basamaklar kurarak, bu
basamaklara basarak daha iyiye yükselmek, daha güzele yükselmek, daha olgunu
bulmak, elde etmek demektir. Gelişmecilikte içinde bulunulan durumu yıkmak,
devirmek söz konusu değildir. İçinde bulunulan durumu düzeltmek, yeniden
düzenlemek, geliştirmek bahis konusudur. Yani devrimcilik, gelişmeciliğin zıddı
bir düşüncedir; görüştür. Gelişmecilikle, devrimciliği milletimizin kalkınması
için bir yol olarak görmediğimizi, benimsemediğimizi anlatmak istemekteyiz.
Neden devrimciliği bir yol olarak kabul etmiyoruz?
Çünkü devrimcilik geçmişe ait her şeyi yıkmak, geçmişe
ait her çeşit değerlerimizden vazgeçmek ve bizimle, tarihimizle ilgisi olmayan,
nereye varılacağı kestirilemeyen bir başka durum meydana getirmek anlamını
taşımaktadır. Milletler de ulu ağaçlar gibidir. Ulu bir pınarın toprağın
üzerinde gövdesi ne kadar yükselmişse, toprağın altında da o kadar derinliğe
inmiş, geniş kökleri vardır. Ulu bir ağacın köklerini kesecek olursak o ağacı
yaşatmak, toprağın üstünde dik olarak tutmak mümkün olmaz. Bunun için milletin
kökleri de kendi millî tarihidir, kendi binlerce yıllık yaşayışı içinde meydana
getirdiği kültür hazineleri, manevî değerleridir. Millî gelenekleridir. Onun
için bunlarla, bağlantıyı kesmek, her şeyi yıkmak, devirmek bizim kabul
etmediğimiz bir görüştür, bir yoldur. Bunun için devrimcilik değil, evrimciliğe
dayanan gelişmecilik ilkesini benimsemiş bulunmaktayız. Gelişmecilik ilkesiyle
düşündüğümüz anlam şudur: İnsanlar yaratıldıkları günden beri daima içinde
bulundukları durumla yetinmemişler daha iyi yaşamak, daha güzel bir durum elde
etmek, daha olgun sonuçlara varmak için çırpınmışlardır. Bunun için biz bu duygu
ve bu zihniyeti bir ilke olarak doktrinimize koymuş bulunmaktayız. İnsanlar
tabiat kuvvetlerinin tutsaklığından kurtulmak, tabiat kuvvetlerinin kendileri
için yararlı olacak şekilde kullanılmasını sağlamak ihtiyacını, düşüncesini
yeryüzünde, yaratıldıkları ilk günden beri düşünmüşler, bunu sağlamaya
çalışmışlar, bunun için çare aramışlardır. İşte bu da, gelişmeciliğin bir diğer
önemli faktörüdür. Yani tabiat olaylarının, tabiat güçlerinin insanlara, insan
toplumlarına zarar vermesini önlemek, buna karşılık tabiat güçlerinden tabiat
olaylarından insanların, insan toplumlarının mümkün olduğu kadar büyük ölçüde
yararlanmasını sağlamak gelişmecilik ruhunun, gelişmecilik düşüncesinin güç
aldığı önemli bir kaynaktır.
Bu sayededir ki yeryüzünde insan medeniyetleri meydana
gelmiştir ve bu medeniyetler gelişmiştir. Bugün, yirminci yüzyılın son
çeyreğinde insanlık, övündüğümüz büyük medenî hamleleri sağlamak imkânını
bulmuştur. İşte bütün gençlerimize, bütün memleketimizin insanlarına, gerek
kendi şahsî yaşayışlarında ve şahsî işlerinde, mesleklerinde daima daha iyiye
varmak, daha mükemmele ulaşmak, daha güzeli elde etmek aynı zamanda milletimiz
için, vatanımız için, devletimiz için daha yükseğe çıkmak, daha kalkınmış, daha
ileri bir duruma gelmek isteğiyle, ihtirasıyla yol aramak, çare aramak, çalışmak
gerektiğini ortaya koymak istemekteyiz. Bunun içindir ki, gelişmecilik ilkesini
millî doktrinin içine koymuş bulunmaktayız. Bu duygu, bu ihtiras çok olumlu bir
duygudur; olumlu bir ihtirastır. İnsan enerjisinin, gençlik enerjisinin kanalize
edilmesini gerektiren en meşru, en yararlı bir ihtirastır. İçinde bulunduğumuz
durum ve şartları düzeltmek, daha iyi yapmak, daha ileriye götürmek, daha olgun
hâle getirmek, daima bunu düşünmek, bunun yollarını araştırmak, bunun için
çalışmak, bunun için çırpınmak insanlığı yükselten en kutlu duygu ve düşünceyi
teşkil etmektedir. Böyle bir düşünce, böyle bir istek ve görüşten yoksun olan
kişiler ve toplumlar sürünmeye mahkûm varlıklardan başka bir şey kabul
edilemezler.
Bunun için, bütün Türk milleti daima daha iyiyi
arayacağız. Daha olguna varmak için tedbirler düşüneceğiz, çalışmalar yapacağız,
gece demeden, gündüz demeden her şeyin en güzelini, en iyisini, en olgununu elde
etmek için uğraşacağız. Bunu hem kendi yaşayışımızda, kendi mesleğimizde,
işimizde sağlamak için çırpmacağız. Hem de milletimizin vatanımızın,
devletimizin hızla, bir an önce en yüksek seviyeye çıkarılması, en ileri bir
duruma gelmesi için uğraşacağız.
Eğer insanlar elde ettikleriyle yetinseler ve "Bu bize
yetiyor" deselerdi medeniyetler olduğu gibi kalır, gelişemezdi. Hâlbuki
görüyoruz, bundan 40 yıl önceki durum bugün yoktur.
Bundan 5 yıl önceki durum da yoktur. Bundan 5 yıl sonra
da daima bugünkü durumdan daha ileri gidilmiş, daha birçok yeni şeyler bulunmuş
olacak. Çünkü insanlar daima daha iyiyi araştırıyorlar, daha mükemmeli
istiyorlar. O hâlde kalkınmamızın ve yaşamamızın dayanacağı temel ilkelerden
birisi de daima elde ettiğimizle yetinmemek, daha iyiyi, daha güzeli, daha
mükemmeli araştırmak duygusu olacaktır. İşte gelişmeciliğimizin dayandığı ilke
budur.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Cuma Ocak 04, 2013 10:45 pm tarafından naci9690
» Ahmet Şafak FuLL ALbümLeri
Salı Ara. 04, 2012 4:10 pm tarafından tayfurum_20
» BOZKURT İŞARETİNİN MUHTEVASI
Paz Ara. 28, 2008 8:13 pm tarafından elhamra2
» Bahçeli'den Gül'e gaflet uyarısı
Ptsi Eyl. 01, 2008 4:12 pm tarafından sefakan
» Ali Kınık - FuLL aLbümLeri
Ptsi Eyl. 01, 2008 11:03 am tarafından sefakan
» Ramazan'da nelere dikkat etmeliyiz?
Ptsi Eyl. 01, 2008 10:25 am tarafından sefakan
» Oruç ve Ramazan'ın manası
Ptsi Eyl. 01, 2008 10:23 am tarafından sefakan
» Haydi çocuklar teravih namazına!
Ptsi Eyl. 01, 2008 10:03 am tarafından sefakan
» İslam dünyasında Ramazan sevinci
Ptsi Eyl. 01, 2008 10:02 am tarafından sefakan
» Ramazan öncesi gelen hidayet
Ptsi Eyl. 01, 2008 9:58 am tarafından sefakan