Giriş yap
En son konular
En iyi yollayıcılar
sefakan | ||||
yusufocak | ||||
TurkMasteR | ||||
reis46 | ||||
hakkı kaya | ||||
Osman Aydın | ||||
elhamra2 | ||||
tayfurum_20 | ||||
naci9690 |
Kimler hatta?
Toplam 37 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 37 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 166 kişi Çarş. Ağus. 02, 2017 5:14 pm tarihinde online oldu.
Istatistikler
Toplam 33 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: rosedrop
Kullanıcılarımız toplam 357 mesaj attılar bunda 336 konu
TARİHTA BUGÜN
Gazete Oku
KitapYurdu.com
ÜLKÜCÜ HAREKETİN İLK ŞEHİDİ RUHİ KILIÇKIRAN ( 4 Ocak 1968)
1 sayfadaki 1 sayfası
ÜLKÜCÜ HAREKETİN İLK ŞEHİDİ RUHİ KILIÇKIRAN ( 4 Ocak 1968)
ÜLKÜCÜ HAREKETİN İLK ŞEHİDİ RUHİ KILIÇKIRAN ( 4 Ocak 1968)
İlk Fakat Son Değil
Bir
olmak veya olmamak mücadelesinin arifesindedir Türkiye... Çok olaylara
gebedir. Neden mi olacak bütün bunlar? Cevap gayet basittir. Artık
Türkiye'nin Müslüman-Türklere ait olduğunun ispatlanması lâzım. Hem de
bu ispatlama fikir yönünde olduğu kadar gerekirse acı kuvvetle de
olacaktır... Biz fikir yoluyla olmasını isterdik, haklı davamızın
fikren ispatı çok kolaydı. Ne yazık ki olaylar hiç de düşündüğümüz gibi
tezahür etmedi. Şimdi karşımızda taş gibi acı vakıalar var, gerçekler
var. Fikren mücadelemizin semere vermeyeceğini en güzel şekilde
ispatladılar. Mana yönünden fethi henüz tamamlanmamış olan Anadolu'nun
elli yıldan bu yana ilk şehidi. Belki de ruh âleminin çöküntüsü
tamamlanmak üzere olan Müslümanlara bir işaret, bir haberci, belki de
bir ikaz durumundadır. Ama ne dereceye kadar kıssalardan hisse alacak
ve ne dereceye kadar olmak yolunda ölen şehidimizin ruhunu şad
edeceğiz... Bu şad ediş ne şekilde olur? Ruhlardaki infial nasıl
hareket hâlini alır? Bütün bunların cevabını daha sonra vereceğiz.
Şimdi olayın sadece görünüşünü inceleyecek, görünmeyen yönlerine sonra
tekrar döneceğiz.
Hadise bütün Müslümanların üzerine rahmet
yağan bir ramazan gecesi olmuştur. Herkes insan olmak yönünden kendi
nefis muhasebesini bizzat yapar o günlerde. İman cephesi; bir zincirin
halkaları misali ayrılmaz olur, birlik ve beraberlik son haddini bulur.
Tekleşen gönüller, ifadelerini, bükülen boyunlar ve açılan ellerde
bulur. Gözler pınarlar misalidir.
Yağmurlar yağar bu
pınarlardan... O yağmurlar ki; inananların gözyaşları ve Hakk'ın
rahmetidir, daima... İşte böyle bir gün. Vakit akşamdır. Yani iftar
vakti. Akşama kadar İslâm'ın her emrinde bulunan hikmetin yüzlere
verdiği İlâhî bir nurla nurlanmış yüzlerin gönül gönüle, kalp kalbe
vererek iftar yapışları... Sonra tanıştıklarıyla Lisanı gali ile,
tanışmadıkları ile lisanı hâl ile sohbet... Yemeği müteakip namaz ve
çay içmek için kantine geliş...
Olay bu anda içeri giren bir
şair bozuntusu ile başlar. Hani malûmunuzdur, şu son devirlerde çıkan
ve dine, imana söverek meşhur olanlardan. Girer girmez sövgüsüne
başlar. Tabiîdir ki Allah'a inananlar böyle aziz bir günde buna
tahammül edemezler. Sanatını başka yerde icra etmesini söylerler. Hatta
mükerreren rica ederler. Adam gitmek isterse de malûm zihniyetin uşağı
olan bay Zülküf, mani olur. Münakaşa uzamış, olay artık bir çatışma
hâlini almıştır. Hadisenin yatışması için Yurt Talebe Başkanı, Yalçın
Serinsöz araya girer. Bu da sonuç vermez. Ruhi'nin olaya karışması
bundan sonra başlar. O, halk şairi(!) ile konuşurken Zülküf, Ruhi'ye
saldırır. Artık tren raydan çıkmıştır. Ruhi mukabele eder. Birkaç kişi
saldırdığı halde hepsini savmıştır başından. Bu sırada yere düşmüş olan
Zülküf, tabancasını iki defa ateşler. Bunu kardeşinin namluyu Ruhi'nin
sırtına dayayarak sıktığı kurşun takip eder. Artık yere yuvarlanmış ve
öldürücü yara açılmıştır. Hemen hastaneye kaldırılmasına ve her türIü
ihtimama rağmen kaderin tecellisine uyarak, 4 Ocak 1968 akşamı saat
20.00 sularında Hakk'ın rahmetine kavuşur.
Görünüş itibariyle
cinayetle sonuçlanan bir olay ve her gün rastlanan zabıta vak'alarından
biri olmaktan öteye gitmeyen bu hadise acaba bu kadar basit bir düşünce
ve yorumla bizi gerçeğe götürür ve hakikati buldurabilir mi?... İşte bu
suale her aklı selim sahibinin vereceği cevap: Hayırdır. Bu hayır
ifadesinin manasına nüfuz edebilmek için olayların öncesine bir göz
atmak gerekir. Şöyle ki geçen sene Site Yurdu Başkanlığını Zülküf Şahin
yapmıştır. Bu seneki seçimlerde yurt idareciliğini ve başkanlığını
imanlı gençler ele geçirmişlerdir. Seçimler arifesinde en geniş
faaliyette bulunanlardan biri de Ruhi'dir. Zülküf, başkanlığı sırasında
yurdun lokantasına ve kantine akrabalarını ve üvey kardeşini
yerleştirmiştir. Ruhi'yi vuran Zülküf'ün üvey kardeşidir. Kavgayı
başlayan ise Zülküf. Gelen şair bozuntusu. Allah'a ve dine
küfrettiğine, Zülküf'le özel olarak tanıştığına göre bu bir tertiptir.
Tertiptir ve bu tertibi malûm zihniyetler yapmıştır. Malûm zihniyetler
diyorum çünkü Zülküf, T.İ.P. (Türkiye İşçi Partisi) Gençlik Kolları
başkanlığını uzun zamandan beri yapmaktadır. Aynı zamanda yurtta bu
fikirlerinden dolayı tanınan ve nefret edilen bir kişidir. Bundan önce
de fikirlerinden dolayı kavgaya girişmiş ve linç edilmekten
kurtulmuştur.
Tertiptir çünkü; sekiz seneden beri Hukuk
Fakültesi'nde talebe olan Zülküf, tabanca taşımanın suçunu çok iyi
bilmektedir. Silah taşımak ve bile bile suç işlemekse bir kastı icap
ettirir. O hâlde bu yine bir tertiptir. Neyse... Bu babda söylenecek
söz çok ama biz bu kadarla iktifa ediyoruz. Olayın bir diğer yönü daha
vardır.
O da Komünistlerin artık Müslümanlara karşı fiili
harekâta başlamalarıdır. Aslında yapmak istedikleri şeyi şimdilik kaydı
ile bir kişi üzerinde tatbik etmektedirler.
Oysa bu bir kişi;
sen, ben veya bir başkası olabilirdi. Herhangi bir Müslüman... O
takdirde onlar yine yapmak istediklerini yapmış olacaklardı. Zira
öldürecekleri herhangi bir Müslüman-Türk'ün şahsında bütün Müslümanlara
yönelttikleri silâhı ve gıcırdattıkları sırtlan dişlerini görmemek
mümkün değildir. Bu cennet yurdu kızıl bir peyk ve bu peykin yarınki
köpekleri olmak sevdasından gözü dönen bu köpeklerin artık son bir
derse ihtiyaçları vardır. Zira bunlar zemzem kuyusuna siğerek meşhur
olmak isteyen kuduz köpeklerdir.
Artık zaman gelmiştir. Hukuk
devleti içinde aleni cinayet işleyenlerin cezasını elbette sadece
mahkemeler değil; Müslüman-Türklerin vicdanları ve aksiyonları da
verecektir. Zira bu mecburiyettir. Böyle yapılmazsa: ilk kurşunu takip
edecek birçok kurşunlar ve ilk şehidi takip edecek bir çok şehitler
olacaktır. Bu kurşun ilktir fakat son değil. Şehidimize Allah'tan
rahmet, bütün gönüldaşlarına ve ailesine baş sağlığı dileriz.
İlk Fakat Son Değil
Bir
olmak veya olmamak mücadelesinin arifesindedir Türkiye... Çok olaylara
gebedir. Neden mi olacak bütün bunlar? Cevap gayet basittir. Artık
Türkiye'nin Müslüman-Türklere ait olduğunun ispatlanması lâzım. Hem de
bu ispatlama fikir yönünde olduğu kadar gerekirse acı kuvvetle de
olacaktır... Biz fikir yoluyla olmasını isterdik, haklı davamızın
fikren ispatı çok kolaydı. Ne yazık ki olaylar hiç de düşündüğümüz gibi
tezahür etmedi. Şimdi karşımızda taş gibi acı vakıalar var, gerçekler
var. Fikren mücadelemizin semere vermeyeceğini en güzel şekilde
ispatladılar. Mana yönünden fethi henüz tamamlanmamış olan Anadolu'nun
elli yıldan bu yana ilk şehidi. Belki de ruh âleminin çöküntüsü
tamamlanmak üzere olan Müslümanlara bir işaret, bir haberci, belki de
bir ikaz durumundadır. Ama ne dereceye kadar kıssalardan hisse alacak
ve ne dereceye kadar olmak yolunda ölen şehidimizin ruhunu şad
edeceğiz... Bu şad ediş ne şekilde olur? Ruhlardaki infial nasıl
hareket hâlini alır? Bütün bunların cevabını daha sonra vereceğiz.
Şimdi olayın sadece görünüşünü inceleyecek, görünmeyen yönlerine sonra
tekrar döneceğiz.
Hadise bütün Müslümanların üzerine rahmet
yağan bir ramazan gecesi olmuştur. Herkes insan olmak yönünden kendi
nefis muhasebesini bizzat yapar o günlerde. İman cephesi; bir zincirin
halkaları misali ayrılmaz olur, birlik ve beraberlik son haddini bulur.
Tekleşen gönüller, ifadelerini, bükülen boyunlar ve açılan ellerde
bulur. Gözler pınarlar misalidir.
Yağmurlar yağar bu
pınarlardan... O yağmurlar ki; inananların gözyaşları ve Hakk'ın
rahmetidir, daima... İşte böyle bir gün. Vakit akşamdır. Yani iftar
vakti. Akşama kadar İslâm'ın her emrinde bulunan hikmetin yüzlere
verdiği İlâhî bir nurla nurlanmış yüzlerin gönül gönüle, kalp kalbe
vererek iftar yapışları... Sonra tanıştıklarıyla Lisanı gali ile,
tanışmadıkları ile lisanı hâl ile sohbet... Yemeği müteakip namaz ve
çay içmek için kantine geliş...
Olay bu anda içeri giren bir
şair bozuntusu ile başlar. Hani malûmunuzdur, şu son devirlerde çıkan
ve dine, imana söverek meşhur olanlardan. Girer girmez sövgüsüne
başlar. Tabiîdir ki Allah'a inananlar böyle aziz bir günde buna
tahammül edemezler. Sanatını başka yerde icra etmesini söylerler. Hatta
mükerreren rica ederler. Adam gitmek isterse de malûm zihniyetin uşağı
olan bay Zülküf, mani olur. Münakaşa uzamış, olay artık bir çatışma
hâlini almıştır. Hadisenin yatışması için Yurt Talebe Başkanı, Yalçın
Serinsöz araya girer. Bu da sonuç vermez. Ruhi'nin olaya karışması
bundan sonra başlar. O, halk şairi(!) ile konuşurken Zülküf, Ruhi'ye
saldırır. Artık tren raydan çıkmıştır. Ruhi mukabele eder. Birkaç kişi
saldırdığı halde hepsini savmıştır başından. Bu sırada yere düşmüş olan
Zülküf, tabancasını iki defa ateşler. Bunu kardeşinin namluyu Ruhi'nin
sırtına dayayarak sıktığı kurşun takip eder. Artık yere yuvarlanmış ve
öldürücü yara açılmıştır. Hemen hastaneye kaldırılmasına ve her türIü
ihtimama rağmen kaderin tecellisine uyarak, 4 Ocak 1968 akşamı saat
20.00 sularında Hakk'ın rahmetine kavuşur.
Görünüş itibariyle
cinayetle sonuçlanan bir olay ve her gün rastlanan zabıta vak'alarından
biri olmaktan öteye gitmeyen bu hadise acaba bu kadar basit bir düşünce
ve yorumla bizi gerçeğe götürür ve hakikati buldurabilir mi?... İşte bu
suale her aklı selim sahibinin vereceği cevap: Hayırdır. Bu hayır
ifadesinin manasına nüfuz edebilmek için olayların öncesine bir göz
atmak gerekir. Şöyle ki geçen sene Site Yurdu Başkanlığını Zülküf Şahin
yapmıştır. Bu seneki seçimlerde yurt idareciliğini ve başkanlığını
imanlı gençler ele geçirmişlerdir. Seçimler arifesinde en geniş
faaliyette bulunanlardan biri de Ruhi'dir. Zülküf, başkanlığı sırasında
yurdun lokantasına ve kantine akrabalarını ve üvey kardeşini
yerleştirmiştir. Ruhi'yi vuran Zülküf'ün üvey kardeşidir. Kavgayı
başlayan ise Zülküf. Gelen şair bozuntusu. Allah'a ve dine
küfrettiğine, Zülküf'le özel olarak tanıştığına göre bu bir tertiptir.
Tertiptir ve bu tertibi malûm zihniyetler yapmıştır. Malûm zihniyetler
diyorum çünkü Zülküf, T.İ.P. (Türkiye İşçi Partisi) Gençlik Kolları
başkanlığını uzun zamandan beri yapmaktadır. Aynı zamanda yurtta bu
fikirlerinden dolayı tanınan ve nefret edilen bir kişidir. Bundan önce
de fikirlerinden dolayı kavgaya girişmiş ve linç edilmekten
kurtulmuştur.
Tertiptir çünkü; sekiz seneden beri Hukuk
Fakültesi'nde talebe olan Zülküf, tabanca taşımanın suçunu çok iyi
bilmektedir. Silah taşımak ve bile bile suç işlemekse bir kastı icap
ettirir. O hâlde bu yine bir tertiptir. Neyse... Bu babda söylenecek
söz çok ama biz bu kadarla iktifa ediyoruz. Olayın bir diğer yönü daha
vardır.
O da Komünistlerin artık Müslümanlara karşı fiili
harekâta başlamalarıdır. Aslında yapmak istedikleri şeyi şimdilik kaydı
ile bir kişi üzerinde tatbik etmektedirler.
Oysa bu bir kişi;
sen, ben veya bir başkası olabilirdi. Herhangi bir Müslüman... O
takdirde onlar yine yapmak istediklerini yapmış olacaklardı. Zira
öldürecekleri herhangi bir Müslüman-Türk'ün şahsında bütün Müslümanlara
yönelttikleri silâhı ve gıcırdattıkları sırtlan dişlerini görmemek
mümkün değildir. Bu cennet yurdu kızıl bir peyk ve bu peykin yarınki
köpekleri olmak sevdasından gözü dönen bu köpeklerin artık son bir
derse ihtiyaçları vardır. Zira bunlar zemzem kuyusuna siğerek meşhur
olmak isteyen kuduz köpeklerdir.
Artık zaman gelmiştir. Hukuk
devleti içinde aleni cinayet işleyenlerin cezasını elbette sadece
mahkemeler değil; Müslüman-Türklerin vicdanları ve aksiyonları da
verecektir. Zira bu mecburiyettir. Böyle yapılmazsa: ilk kurşunu takip
edecek birçok kurşunlar ve ilk şehidi takip edecek bir çok şehitler
olacaktır. Bu kurşun ilktir fakat son değil. Şehidimize Allah'tan
rahmet, bütün gönüldaşlarına ve ailesine baş sağlığı dileriz.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Cuma Ocak 04, 2013 10:45 pm tarafından naci9690
» Ahmet Şafak FuLL ALbümLeri
Salı Ara. 04, 2012 4:10 pm tarafından tayfurum_20
» BOZKURT İŞARETİNİN MUHTEVASI
Paz Ara. 28, 2008 8:13 pm tarafından elhamra2
» Bahçeli'den Gül'e gaflet uyarısı
Ptsi Eyl. 01, 2008 4:12 pm tarafından sefakan
» Ali Kınık - FuLL aLbümLeri
Ptsi Eyl. 01, 2008 11:03 am tarafından sefakan
» Ramazan'da nelere dikkat etmeliyiz?
Ptsi Eyl. 01, 2008 10:25 am tarafından sefakan
» Oruç ve Ramazan'ın manası
Ptsi Eyl. 01, 2008 10:23 am tarafından sefakan
» Haydi çocuklar teravih namazına!
Ptsi Eyl. 01, 2008 10:03 am tarafından sefakan
» İslam dünyasında Ramazan sevinci
Ptsi Eyl. 01, 2008 10:02 am tarafından sefakan
» Ramazan öncesi gelen hidayet
Ptsi Eyl. 01, 2008 9:58 am tarafından sefakan